Rüyalar benim için orası ile burası arasında kalan, her şeyin mümkün olduğu sınırdaki dünyayı temsil ediyorlar. Kendimi bildim bileli tuhaf mekânlarda geçen, içinde gerçekte var olmayan yaratıkların da bulunduğu esrarengiz rüyalar görürüm. Algıladığımız gerçekliğin içinde var olan dünyanın yoğun, üzücü, isyan ettiren ağırlığı bastığında rüyalarıma danışırım. O zaman uzaktan bakıp tüm yıkıntılardan yenilenerek doğacak bir geleceğin olduğu umudu içime yerleşir. Zamanın döngüselliği rüyaların ince, süptil var oluşunda gündelik hayatta görebileceğimden çok daha keskin bir şekilde kendini gösterir. O ara mekânda yaşadığım duygulanımlar ve farkındalıklar her şeyden daha çok beni hayata bağlar. I Wonderland serisinin yolculuğu uzun yıllar önce rüya avcılığı olarak isimlendirdiğim; bana rüyalarımdaki mekânları ve anları hatırlatan yerlerin fotoğraflarını çekip biriktirmemle başladı. 2016 yılında ilk defa bu fotoğraflardan ve rüyalarımın anlatılarından esinlenerek bu seriyi resimlemeye başladım. Benim için uzun vadeli, on yıllara yayılacak bir proje olarak şekillendi. Rüyalarım sürdükçe, onların izdüşümü olan I Wonderland de devam edecek.